NOKTALAMA İŞARETLERİ
Dilimizde ilk kez Tanzimat döneminde kullanılan noktalama işaretleri, yazının daha kolay anlaşılmasını sağlar. Yazının okunmasını kolaylaştırır ve anlam karışıklığına düşülmesine engel olur.
Biz konuşurken cümlede anlatmak istediklerimizi ses tonumuzla açık olarak ortaya koyabiliriz. Nerede duracağımızı nerede vurgu yapacağımızı biliriz. Ancak yazıda böyle bir vurgulama yapamadığımızdan, bunu noktalama işaretleriyle sağlamaya çalışırız.
Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim.NOKTA (.)
• Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.
“Bu konuyu mutlaka öğrenmeliyim.”
“Seni de bekliyoruz bu akşamki yemeğe.”
• Sözcüklerin kısaltılarak yazılmaları halinde kullanılır.
“Seni bir de Dr. Ali Bey’e götürelim.”
“Askerlere Yzb. Ahmet emir vermiş.”
Sözcüklerin baş harflerinin alınmasıyla yapılan kısaltmalarda artık nokta kullanılmıyor.
“Arkadaşım DSİ’de çalışıyormuş.”
• Rakamla yazılan tarihler arasında kullanılır.
“15.5.1995 tarihinde anlaşma imzalandı.”
• Sıra bildiren “-ncı, -nci” eklerinin yerine kullanılır.
“Şimdi de 2. maddeyi inceleyelim.”
• Saat ve dakikaların yazımında kullanılır.
“Bugün 8.45′te toplantı var.”VİRGÜL (,)
• Eş görevli sözcük ve söz öbeklerinin aralarında kullanılır.
“Kitaplarını, defterlerini, kalemlerini alıp gitti.”
cümlesinde nesnelerin ayrılmasında,
“Kırmızı, güzel bir arabası vardı.”
cümlesinde sıfatların ayrılmasında kullanılmıştır.
• Anlamca karışan öğelerin ayrılmasında kullanılır.
“Yaşlı kadının yanına yaklaştı.”
“Yaşlı, kadının yanına yaklaştı.”
cümlesinde virgül özneyi ayırmakta kullanılmıştır. Eğer olmasaydı, “yaşlı” sözü sıfat olurdu.
• Arasözlerin başında ve sonunda kullanılır.
“Bu evi, çocukluğumun geçtiği yeri, asla sattırmam.”
• İçinde başka virgül bulunmayan sıralı cümlelerin ayrılmasında kullanılır.
“Beni çağırdı, kendisi gelmedi.”
• Cümle içindeki ünlem bildiren sözcüklerden sonra kullanılır.
“Yoo, bu kadarına dayanamam!”
• Seslenme bildiren sözcüklerden sonra kullanılır.
“Arkadaşlar, biraz beni dinler misiniz?”NOKTALI VİRGÜL ( ; )
• Öğe sayısı fazla olan ya da cümle içinde virgül bulunan sıralı cümleler arasında kullanılır.
“Öğretmen, elindeki not defterini açtı; sözlü yapacağı bir öğrenci aradı.”
• Bir bağlaçla birbirine bağlanan cümleler arasında bağlaçtan önce kullanılır.
“Beni davet etmediniz; ama bunun için size kızmıyorum.”
• Aralarında nitelik farkı bulunan söz öbeklerinin ayrılmasında kullanılır.
“Sözcükler isim, sıfat, zamir, zarf; edat, bağlaç,ünlem; fiil gibi gruplara ayrılabilir.
• Öznenin diğer öğelerle karıştığı yerlerde kullanılır.
“Küçük; eski bir eve girdi.”
cümlesinde giren “küçük”tür. Eğer virgül koysaydık bu sözcük evin sıfatı olarak da düşünülebilirdi.İKİ NOKTA ( : )• Bir cümlede açıklama yapılacaksa,açıklamaya başlamadan hemen önce iki nokta kullanılır.
“Türkçe’de sözcük kökleri iki ana gruba ayrılır: İsim ve fiil.
• Kavramlar tanımlanırken ya da açıklanırken kullanılır.
İsim: Varlıkları, kavramları karşılayan sözcüklerdir.
• Konuşma metinlerinde kullanılır.
Ahmet: “Ne zaman geldiniz eve?” diye sordu.ÜÇ NOKTA (…)
• Benzer örneklerin sürdürülebileceğini göstermek için kullanılır.
“Bahçede elma, portakal, … daha birçok meyve ağacı vardı.”
• Anlamca tamamlanmamış cümlelerin sonunda kullanılır.
“Bir de istediğimi almamışsa….”
• Söylenmek istenmeyen sözler yerine kullanılır.
“Bu suçu … işlemiş olabilir.”
• Bir alıntının alınmayan yerleri yerine kullanılır.
Ahmet Haşim “… sözden ziyade musikiye yakın …” sözleriyle tanımlamıştır şiiri.
• Sözün bir yerde kesildiğini anlatmak için kullanılır.
– Niçin gelmedin?
– Benim …
– Mazereti bırak da gerçeği söyle.
• Yüklemi bulunmayan cümlelerin sonunda kullanılır.
“Karşıda başı dumanlı dağlar … Yan tarafta küçük bir dere …”SIRA NOKTALAR (…..)
• Şiirde alınmayan dizelerin, yazıda alınmayan bölümlerin yerine kullanılır.
Ne sitem ne korku yalnızlıktan
…..
Süslenmiş gemiler geçse açıktan
…..
dizelerindeki kafiyeleri inceleyelim.
• Konuşmalarda kişinin sustuğunu göstermek için kullanılır.
– Neden geldin?
– …..
– Seni o mu çağırdı?KISA ÇİZGİ (-)
• Bir olayın başlangıç ve bitiş tarihleri arasında kullanılır.
“Bu savaş 1939- 1945 yılları arasında olmuştur.”
• Birbiriyle ilgili ülke ya da kavram isimleri arasında kullanılır.
“Türkiye – Suriye ilişkileri biraz gergin.”
“Devlette yasama – yürütme – yargı organları net olarak ayrılmalıdır.”
• Cümle içindeki arasözlerin başında ve sonunda kullanılır.
“Bu konuyu – sen de hatırlarsın – onunla konuşmuştuk.”
• Cümle sonunda sözcük yarım kaldığında kullanılır.
“Şiir konusunda onun da benimle aynı görüşte olduğunu duyunca çok sevindim.”
Eğer satır sonunda özel isim bitmiş ve ona ait olan ek diğer satıra düşmüşse, arada kısa çizgi değil kesme (‘) kullanılır.
“Sizinle geçen yıl bugün yine aynı şehirde Ankara’da karşılaşmıştık .”
• Dilbilgisinde eklerin ve mastar halindeki fiillerin gösterilmesinde kullanılır.
“Kitapçı” sözcüğü “-çı” yapım ekini almıştır.
“Çalışkan” sözcüğü “çalış-” fiilinden türemiştir.
• Osmanlıca tamlamalarda kullanılır.
“Servet-i Fünun edebiyatından sonra Fecr-i Ati topluluğu gelir.”UZUN ÇİZGİ (—)
Konuşma metinlerinde, konuşmaların başında kullanılır.
– Sen de bizimle gelecek misin?
– Neden gelmeyeyim?
– Hiç, sordum sadece.KESME İŞARETİ (‘)
• Özel isimlere gelen çekim eklerinin ayrılmasında kullanılır.
“Bu konuda bir de Ahmet’in fikrini alalım.”
Eğer özel isim, yapım eki almışsa çekim ekleri kesmeyle ayrılmaz.
“Bu soruyu bir de İzmirlilere soralım.”
• Sayılara ek getirilirken kullanılır.
“Toplantı 10.45′te başlayacaktır.”
• Kısaltmalara ek geldiğinde kullanılır.
“Sorun BM’de görüşülecekmiş.”
• İki sözcüğün kaynaştırılarak söylenmesi sırasında ses düşmesi olursa ya da şiirde vezin gereği ses düşmesi yapılmışsa kullanılır.
“Acep bu yerde var m’ola
Şöyle garip bencileyin”
“Yine n’oldu da ağlıyorsun?”
• Anlamca karışan sözcüklerin yazımında kullanılır.
“Bu sorunun nasıl çözüleceğini bilmiyorum.”
Cümleside altı çizili sözün “soru” mu yoksa “sorun” mu olduğu belli değil. Bu karışıklığı kesmeyle giderebiliriz.
“Bu soru’nun nasıl çözüleceğini bilmiyorum.”
cümlesinde sözcüğün “soru” olduğu açıklanmış olur.SORU İŞARETİ (?)
• Soru anlamı taşıyan cümlelerin sonunda kullanılır.
“Sana bu haberi kim verdi?”
• Sözcüğün karşıt anlamının ifade edilmek istendiği yerlerde kullanılır.
“Burada ondan daha akıllı (?) biri var mı ki?
• Kesin olarak bilinmeyen tarihler yerine kullanılır.
“Yunus Emre (? – ?) Tekke şiirinin kurucusudur.”TIRNAK İŞARETİ (“ ”)
• Cümle içinde başkasına ait sözlerde kullanılır.
O bana: “Şimdi sizinle gelemem.” demişti.
• Cümle içinde geçen kitap, dergi isimleri tırnak içine alınabilir.
Bu derste “Aşk-ı Memnu” romanını inceledik.
Tırnak içindeki söze ek gelirse, tırnaktan sonra gelir ve kesme kullanılmaz.
Siz bir de Haşim’in “O Belde” sini okuyun.
• Cümlede önemsenen, vurgulanmak istenen sözcükler tırnak içine alınabilir.
Benim söylediklerim “vaad” değil “gerçek”tir.
• Alıntılar tırnak içine alınarak verilir.
Yunus’un “Bana seni gerek seni” dizesi,amacını ortaya koyar.
Tırnak içindeki cümlenin içinde bir tırnak daha kullanmak gerekirse bu kez tekli tırnak (‘ ’) kullanılır.
“Haşim, şiirin yoruma açık olmasını ister ve daima ‘Şiir her okuyanda ayrı duygular uyandırmalıdır.’ der.”PARANTEZ (AYRAÇ) İŞARETİ ( ( ) )
• Cümle içinde bir sözcüğün eş anlamlısı verilirse kullanılır.
“Bu dizede teşhis (kişileştirme) yapılmış.”
• Cümledeki herhangi bir sözcüğün açıklanması durumunda kullanılır.
“Kıbrıs konusunda iki ülke (Türkiye ve Yunanistan) hiçbir zaman anlaşamaz.”
• Cümle içinde kullanılan tarihler ya da bir sözcüğün anlamıyla ilgili noktalamalar parantez içine alınır.
“Bu öğretim yılında (1993 – 1994), devlet yine gelişmiş (?) eğitim sistemleri deneyecekmiş.”
• Yabancı sözcüklerin okunuşu parantez içinde gösterilir.
“Bacon (Beykın) ünlü bir deneme yazarıdır.”
• Tiyatro metinlerinde hareketleri anlatan bölümler parantez içine alınır.
“Kadın (başını öne eğerek): “Bilmiyorum.” dedi.ÜNLEM İŞARETİ (!)
• Ünlem cümlelerinin sonunda kullanılır.
“Hey, bana baksana sen!”
“Yandım!”
“Aman Allah’ım!”
• Bir sözün yanında parantez içinde ünlem işareti bulunuyorsa, o söze inanılmadığını gösterir.
• “Ne kadar nazik (!) biri olduğunu göreceksin.”
18 Kasım 2016 Cuma
17 Kasım 2016 Perşembe
Sabit Süratli Hareket
Sürat: Bir cismin birim zamanda aldığı yoldur. Sürat ve hızkavramları aynı değildir.
Sürati hesap edebilmek için alınan yolu ve geçen zamanı bilmek gerekir.
Sürati hesap edebilmek için alınan yolu ve geçen zamanı bilmek gerekir.
Ölçülen her büyüklüğün mutlaka bir birimle belirtilmesi gerekir.
Alınan yol birimi: santimetre (cm), metre (m), kilometre (km)
Zaman birimi: saniye (s), dakika (dk), saat (h) olarak ifade edebiliriz.
Alınan yol birimi: santimetre (cm), metre (m), kilometre (km)
Zaman birimi: saniye (s), dakika (dk), saat (h) olarak ifade edebiliriz.
Sürat birimi: Alınan yol metre, zaman saniye alınırsa SÜRAT birimi metre/saniye olur.Kısaca m/s olarak gösterilir. Alınan yol kilometre, zaman saat alınırsa Sürat birimi kilometre/saat, kısaca km/h olur.
Eğer sürat hesaplanırken verilen değerler farklı birimlerden ise uzunluk ve zaman çevirimleri yapılır. Sürat konusunda daha ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Sabit süratli hareket: Bir hareketli eşit zaman aralıklarında eşit yol almasıdır. Hareket boyunca süratinde bir değişiklik olmaz.
Ortalama sürat: Hareketlinin aldığı tolam yolun, toplam zamana bölünmesiyle bulunur.
Yol-Zaman grafiği nasıl çizilir?
1. Koordinat sistemi çizilir.
2. X eksenine(yatay) zaman, y eksenine(dikey) alınan yol ve birimleri yazılır.
3. Eksenler bölmelendirilir.
4. Tablodaki veriler grafiğe kaydedilir.
5. Noktalar birleştirilerek grafik oluşturulur.
2. X eksenine(yatay) zaman, y eksenine(dikey) alınan yol ve birimleri yazılır.
3. Eksenler bölmelendirilir.
4. Tablodaki veriler grafiğe kaydedilir.
5. Noktalar birleştirilerek grafik oluşturulur.
Sürat-Zaman grafiği nasıl çizilir?
1. Koordinat sistemi çizilir.
2. X eksenine(yatay) zaman, y eksenine(dikey) sürat ve birimleri yazılır.
3. Eksenler bölmelendirilir.
4. Tabloda sürat verilmiş ise grafiğe kaydedilir. Alınan yol verilmiş ise her zaman aralığı için sürat hesap edilir.
5.Noktalar birleştirilerek grafik oluşturulur.
2. X eksenine(yatay) zaman, y eksenine(dikey) sürat ve birimleri yazılır.
3. Eksenler bölmelendirilir.
4. Tabloda sürat verilmiş ise grafiğe kaydedilir. Alınan yol verilmiş ise her zaman aralığı için sürat hesap edilir.
5.Noktalar birleştirilerek grafik oluşturulur.
BİLEŞİK NEDİR?
•Bileşik iki ya da daha fazla cinste atomun bir araya gelerek oluşturduğu saf modellere dedir. Bileşiklerin en küçük yapıtaşı moleküllerdir.
BİLEŞİKLERİN ÖZELLİKLERİ
- Bileşiklerin çoğu moleküler yapıdadır.
- Bileşikler belirli formüllerle ifade edilir.
- Asitler,Bazlar,Tuzlar,Oksitler olarak sınıflandırılır.
- Oluşturdukları elementlerin özelliklerinitaşımazlar.
- Homojendirler.
- Bileşikler, kimyasal değişmeler sonucu (tepkimelerle) oluşur ve kimyasal yollarla ayrılırlar
- Bileşikler, moleküler yapılı bileşikler ve moleküler yapılı olmayan bileşikler olarak iki çeşittir.
- BİLEŞİK ÇEŞİTLERİ
1.MOLEKÜLER YAPILI BİLEŞİKLER
Bileşikler, farklı cins element atomlarından oluşan moleküllerden oluşmuşsa böyle bileşiklere moleküler yapılı bileşikler denir.Bileşiklerdekimolekülleri oluşturan atomlar arasında kovalent bağ bulunur.
2) MOLEKÜLER YAPILI OLMAYAN BİLEŞİKLER
Bileşikler, moleküllerden oluşmayıp bileşiği oluşturan farklı cins element atomları bir yığın oluşturacak şekilde bir araya gelmişse böyle bileşiklere moleküler yapılı olmayan bileşikler denir.
• Moleküler yapılı olmayan bileşiklerdeki iyonlar düzenli bir yığın oluştururlar.
• Moleküler yapılı olmayan bileşikler sonsuz örgü tipi bileşiklerdir.
• Moleküler yapılı olmayan bileşiklerdeki iyonlar düzenli bir yığın oluştururlar.
• Moleküler yapılı olmayan bileşikler sonsuz örgü tipi bileşiklerdir.
BİLEŞİKLERİN SINIFLANDIRILMASI
Asitler
Suda çözündügünde ortama H+iyonu verebilen bileşiklerdir. Diyer bir tarifle OH iyonuyla reaksiyona giren maddelerdir. HCl, HBr ,HI gibi asitler kıvvetli asitlerdir.Kuvvetli asitler tam olarak iyonlaşarak çözünürler.Tam olarak iyonlaşamayan asitlere zayıf asitler denir.Genel özellikleri şunlardır;suda iyonlaşarak çözünürler,çözeltileri elektirigi iletir,turnusol kagıdını kırmızıya boyarlar,tatları ekşidir,soy metaller dışında bütün metallerle reaksiyona girerek tuz ve H oluştururlar,bazlarla nötürleşerek tuz ve su oluştururlar.
Bazlar
Suda çözündügünde OH+iyonu verebilen bileşiklerdir.1A gurubu metali hidroksitleri LiOH , NaOH…kuvvetli bazlardır. Diğer bütün metallerin hidroksitleri suda kötü çözündükleri için zayıf bazlardır. Bazların genel özellikleri;suda iyi çözünürler , çözeltileri elektirigi iyi iletir,turnusol kagıdını maviye boyarlar,tatları acıdır,çözeltileri ele kayganlık verir,sadece anfoter metallerle reaksiyon verirler,asitlerle tuz ve su oluştururlar.
Suda çözündügünde OH+iyonu verebilen bileşiklerdir.1A gurubu metali hidroksitleri LiOH , NaOH…kuvvetli bazlardır. Diğer bütün metallerin hidroksitleri suda kötü çözündükleri için zayıf bazlardır. Bazların genel özellikleri;suda iyi çözünürler , çözeltileri elektirigi iyi iletir,turnusol kagıdını maviye boyarlar,tatları acıdır,çözeltileri ele kayganlık verir,sadece anfoter metallerle reaksiyon verirler,asitlerle tuz ve su oluştururlar.
Tuzlar
ASit ve bazların nötürleşme ürünüdür.İyonik baglı bileşiklerdir.Hemen hemen hepsi katı fazdadır.Çeşitli geometrik şekillere sahip kristal yapılı bileşiklerdir.Katyonu H+ olan bileşiklere asit,anyonu OH- olan bileşiklere baz dendigini söylemiştik.Anyon O- ise bileşik,oksit sınıfından denilmişti.Bu üç durum dışında bütün katyon-anyon bileşikleri tuz sınıfındadır.Tuzlarda kendi aralarında sınıflandırılırlar.
ASit ve bazların nötürleşme ürünüdür.İyonik baglı bileşiklerdir.Hemen hemen hepsi katı fazdadır.Çeşitli geometrik şekillere sahip kristal yapılı bileşiklerdir.Katyonu H+ olan bileşiklere asit,anyonu OH- olan bileşiklere baz dendigini söylemiştik.Anyon O- ise bileşik,oksit sınıfından denilmişti.Bu üç durum dışında bütün katyon-anyon bileşikleri tuz sınıfındadır.Tuzlarda kendi aralarında sınıflandırılırlar.
16 Kasım 2016 Çarşamba
AÇI NEDİR?
Başlangıç noktaları aynı olan iki ışın açı oluşturur. İki ışının ortak olan başlangıç noktasına açının köşesi denir. Işınlara ise açının kenarı veya açının kolu denir. Yukarıdaki açı AOB açısı, BOA açısı veya O açısı olarak isimlendirilir. Sembolle AÔB, BÔA veya Ô şeklinde gösterilir. AÇININ DÜZLEMDE AYIRDIĞI BÖLGELER Açı bulunduğu düzlemi iç ve dış bölge olmak üzere iki bölgeye ayırır. Açının kolları sonsuza uzadığı için kolları kısa veya uzun çizmemiz iç bölgeyi veya dış bölgeyi değiştirmez. Yukarıdaki örnekte D, E ve F noktaları açının iç bölgesinde, H ve G noktaları açının dış bölgesindedir. A, B ve C noktaları ise açının ne iç bölgesinde ne de dış bölgesindedir. Bu noktalar açının üzerindedir.
Başlangıç noktaları aynı olan iki ışın açı oluşturur. İki ışının ortak olan başlangıç noktasına açının köşesi denir. Işınlara ise açının kenarı veya açının kolu denir. Yukarıdaki açı AOB açısı, BOA açısı veya O açısı olarak isimlendirilir. Sembolle AÔB, BÔA veya Ô şeklinde gösterilir. AÇININ DÜZLEMDE AYIRDIĞI BÖLGELER Açı bulunduğu düzlemi iç ve dış bölge olmak üzere iki bölgeye ayırır. Açının kolları sonsuza uzadığı için kolları kısa veya uzun çizmemiz iç bölgeyi veya dış bölgeyi değiştirmez. Yukarıdaki örnekte D, E ve F noktaları açının iç bölgesinde, H ve G noktaları açının dış bölgesindedir. A, B ve C noktaları ise açının ne iç bölgesinde ne de dış bölgesindedir. Bu noktalar açının üzerindedir.
AÇI ÇEŞİTLERİ Açıyı oluşturan iki ışın arasındaki açıklığa açının ölçüsü denir. Açı ölçü birimlerinden birisi derecedir. Örneğin 30 derecelik bir açı 30° şeklinde gösterilir. Bir AOB açısının ölçüsü sembolle s(AÔB) veya m(AÔB) şeklinde gösterilir.
1) DAR AÇI Ölçüsü 0° ile 90° arasında olan açıya dar açı denir.
2) DİK AÇI Ölçüsü 90° olan açıya dik açı denir.
3) GENİŞ AÇI Ölçüsü 90° ile 180° arasında olan açıya geniş açı denir.
4) DOĞRU AÇI Ölçüsü 180° olan açıya doğru açı denir.
5) TAM AÇI Ölçüsü 360° olan açıya tam açı denir. Yazar: www.matematikciler.org
1) DAR AÇI Ölçüsü 0° ile 90° arasında olan açıya dar açı denir.
2) DİK AÇI Ölçüsü 90° olan açıya dik açı denir.
3) GENİŞ AÇI Ölçüsü 90° ile 180° arasında olan açıya geniş açı denir.
4) DOĞRU AÇI Ölçüsü 180° olan açıya doğru açı denir.
5) TAM AÇI Ölçüsü 360° olan açıya tam açı denir. Yazar: www.matematikciler.org
Kan, atardamar, toplardamar ve kılcal damarlardan oluşan damar ağının içinde dolaşan; akıcı plazma ve hücrelerden (alyuvar, akyuvar ve kan pulcukları) meydana gelmiş kırmızı renkli hayati sıvı.
Kana; latincede hema, kanı inceleyen bilim dalına ise hematoloji denir. Bu sözcükler eskiYunanca'da kan sözcüğünü karşılayanhaimadan türetilmiştir. Kolloit bir madde oluphomojen görünse bile, heterojen bir karışımdır. Normal bir erişkinin vücut ağırlığının ortalama 1/13'ünü oluşturmaktadır.
Kan sürekli hareket halinde olan sıvı bir yapıdadır ve kan hücrelerinden oluşur. Bu kan hücreleri, çeşitli şekillerden ve plazmalardan oluşmaktadır. Dış bölümde kalan plazma, kanın hacminin %55'ini oluşturmaktadır.[1]Plazmanın bazı kaynaklara göre %92'lik kısmı[2], bazı kaynaklara göre ise %90'ı [3]sudan oluşur ve geriye kalan bölümü organik ve inorganik maddeler olan plazma proteinleri, aminoasitler, karbonhidratlar, yağlar, hormonlar, üre, ürik asit, laktik asit, enzimler, antikorlar, sodyum, potasyum, iyot, demir, bikarbonat gibi elementlerden oluşmaktadır. Bunlara NPN bileşikleri de denilir. Plazmanın asıl amacı, kanın dokuların ilgili bölümüne taşınmasını sağlamaktır.[1]Plazmada bulunan katı maddelerin büyük miktarı proteinlerden oluştuğu da bilinmektedir.[4] Plazma yalnızca kanın vücutta dolaşmasına yardımcı olmakla kalmaz. Aynı zamanda, atık ürünlerinde hücrelerden alınmasını sağlar. Plazmanın bileşenleri sürekli olarak yenilenmektedir. Hücrelerin beslenmesine ve atıklarının alınmasına yardımcı olan plazmalar, bağışıklık sistemi hücrelerini de içinde barındırırlar. Kan plazması kendisini 48 saatte bir yenilemektedir.
- Akyuvarlar (Lökositler): Vücutta savunma sisteminde görev alan hareketli kan hücreleridir. Pigment bulundurmadıklarından bunlara beyaz kan hücreleri de denmektedir. Bir çekirdekleri ve diğer hücre organelleri bulunur. 10-20 mikron çapında bulunduklarından alyuvavarlardan daha büyüklerdir. Bir milimetreküp kanda yaklaşık olarak 7000 civarında akyuvar bulunur. Beyaz hücrelilerin en önemlileri granülositler,lenfositler ve monositlerdir. Akyuvarların % 60-70’ini granülositler, % 30-45’ini lenfositler ve % 10’dan az kısmını da monositler oluşturmaktadır. Granülositler de kendi aralarında nötrofil, bazofil ve eozinofil olmak üzere üçe ayrılırlar. Bunların büyük çoğunluğu nötrofillerden oluşmaktadır.
- Alyuvarlar (Eritrositler): Kırmızı kan hücreleri kanın hücre bölümünün neredeyse tamamını meydana getirirler. Kanın her milimetreküpünde yaklaşık beş milyon alyuvar bulunmaktadır. Eritrositlere kırmızı rengini veren taşımakta olduklarıhemoglobindir ve hücre ağırlığının üçte birini oluşturur. Hemoglobin, 4 hem (demir) ve bir globin molükülünden oluşmaktadır. Ömürleri ortalama yüz yirmi gündür. Ömürlerini tamamlayan alyuvarlar dalakta ve karaciğerde parçalanır.
Eritrositlerin 1 mm3 oranındaki kanda bulunan sayısı erişkin erkekte 4,5- 6 milyon, erişkin bir kadında ise 4- 5 milyondur. Eritrosit sayısının normalden fazla olmasına polisitemi(poliglobuli) adı verilir. Eritrosit sayısının veya hemoglobin miktarının normalden düşük olmasına ise anemi (kansızlık) denmektedir.
- Trombositler (Plateletler, Kan Pulcukları): Çapları 1-2 mikron olan trombositler, kanın en küçük hücreleri olup kemik iliğindeki büyük hücrelerden kopan parçalardan oluşur. Her mm3 kanda 150- 300.000 civarında bulunurlar. Kandaki trombosit sayısının artması durumuna trombositoz, azalmasına ise trombositopeni (trombopeni) denilmektedir. Pıhtı oluştuğunda katılaşarak yaranın ağzını büzerler ve kanamayı durdururlar. Ayrıca, pıhtılaşma mekanizmasını başlatan "tromboplastin" enzimini üretirler. Ömürleri yaklaşık 7-10 gündür. Ömrünü tamamlayan trombositler karaciğer ve dalakta parçalanır.
ORAN VE ORANTI
İki miktarın yani çokluğun bölünerek karşılaştırılmasına oran denir. 5’in 6’ya oranı 5/6 olarak gösterilir.Oran birimsizdir.
Farklı birimlere sahip iki miktarın karşılaştırılması ile elde edilen oranabirimli oran denir.
İki oranın eşitliğine orantı denir.Orantıda çapraz çarpımlar eşittir.
Örneğin 2/3 ile 4/6 oranları birbirine eşittir. 2/3=4/6 olarak yazılır.Burada 2 ile 6, 3 ile 4 çapraz çarpılacak. 2.6=3.4 burdanda 12=12 eşitliği çıkar.
İki çokluktan biri artarken diğeri de aynı oranda artarsa yada biri azalırken diğeri de aynı oranda azalırsa böyle çokluklaradoğru orantılı çokluklar denir.
15 Kasım 2016 Salı
KAN GRUPLARI
Kana kırmızı rengini veren alyuvarlar, üzerlerinde taşıdıkları özel kan proteinleri etkisiyle de kan gruplarının oluşmasını sağlar. Bu özel proteinler 3 çeşittir. A, B ve Rh proteinleri alyuvarlarda bulunup bulunmamalarına göre çok sayıda kan grubu oluşur.
· A grubu : Alyuvarların yapısında A proteinleri bulunur.
· B grubu : Alyuvarların yapısında B proteinleri bulunur.
· AB grubu : Alyuvarların yapısında hem A hem de B proteinleri karışık olarak bulunur.
· O grubu : Alyuvarların yapısında A ve B proteinleri bulunmaz.
· Rh (+) grubu : Alyuvarların yapısında Rh proteinleri bulunur.
· Rh (-) grubu : Alyuvarların yapısında Rh proteinleri bulunmaz.
Bağışıklık mekanizmasının bir ürünü olan bazı özel antikorlar (çökeltici madde) da kanda bulunabilir. Bunlarında 3 çeşidi vardır. A antikoru, B antikoru ve Rh antikorudur.
Kan Grubu
|
Antijen
|
Antikor
|
A
|
A
|
B antikoru
|
B
|
B
|
A antikoru
|
AB
|
A ve B
|
Antikor yok
|
0
|
Antijen yok
|
A ve B antikoru
|
Rh+
|
Rh
|
Antikor yok
|
Rh-
|
Antijen yok
|
Rh antikoru
|
Hiçbir kanın yapısında aynı isimli protein ve antikorlar yan yana bulunmazlar Çünkü aynı isimli protein ve antikorlar karşılıklı etkileşecek olurlarsa birbirlerini tutarak katılaşır ve çökelirler.
Bu nedenle ;
Not : A proteini + A antikoru çökelir.
B proteini + B antikoru çökelir.
Rh proteini + Rh antikoru çökelir.
A grubunda → B antikoru
B grubunda → A antikoru
0 grubunda → A ve B antikorları
Rh(-) grubunda → Rh antikoru bulunur.
Rh(+) grubunda → Rh antikoru bulunmaz.
AB grubunda → A ve B antikoru bulunmaz.
Kan alış verişlerinin yapılabilmesi için alan ve veren kişilerin kan proteinleri ile antikorlarına bakılır. Buna göre de her grup kendisinden kan alabilir.
Not : AB0 sisteminde 0 grubu genel verici, AB ise genel alıcı olarak adlandırılır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)